YAKUP VE ESAV
Rebeka'nın ikiz oğlu oldu. Biri kıpkırmızı ve tüylüydü. Kırmızı bir cübbeyi andırıyordu. Adını Esav koydular. Diğeri ise Esav'ın topuğunu tutuyordu. Ona Yakup ismini verdiler. Çocuklar büyüdü. Esav iyi bir avcı oldu, Yakup ise çadırda oturan annesiyle vakit geçiren biriydi. İshak Esav'ı çok sever ve getirdiği etleri yerdi. Rebeka ise Yakup'u daha çok sever. Esav bir gün çok acıkmış şekilde gelir. Yakup'tan yemek ister. Yakup Esav'dan karşılık olarak ilk oğulluk hakkını ister. Esav ant içer ve ilk oğulluk hakkını Yakup'a verir.
İshak yaşlanmıştı ve gözleri iyi görmüyordu. Esav'ı çağırıp ona benim için bir hayvan avla, bana getir bende seni ölmeden önce kutsayayım der. Rebeka onları duymuştu. Esav kıra gidince Yakup sürüden oğlak kesip pişirdi. Babasına götürdü. Getirdiğim av etini ye ve beni kutsa der. İshak nasıl böyle çabucak gelebildin der. Yakup'ta tanrının ona yardım ettiğini söyler. İshak Yakup'a yaklaşmasını ve ona dokunmasını ister. Bu sayede anlayabilecekti. Onu tanıyamadı. İshak yemeğini yedikten sonra Yakup'u kutsar. Daha sonra avdan dönen Esav bunu öğrenince çok sinirlenir. Rebeka Yakup'un tehlikede olduğunu hissedince onu Harran'a kardeşi Lavan'ın yanına gönderir. Yakup çölde bir yerde dinlenir. Başının altına bir taş koyar ve uykuya dalar. Bulunduğu yerde tanrı ile konuşur. Meleklerin bir merdivenle yukarıya çıktığını görür. Başının altına koyduğu taşı diker ve üzerine zeytinyağı döker. Buraya Beyt-el denilir.
Annesinin kardeşi olan Lavan'ın yanına gelir. Kızlarından birini çok beğenir. Laval'ın büyük kızının adı Lea küçüğü Rahel'dir. Küçük kız daha narin ve güzeldir. Yakup Rahel ile evlenmek için Laval'ın yanında çalışmaya başlar. Bir görüşe göre 7 yıl çalıştıktan sonra Yakup'u sarhoş etmişler ve yanına Rahel yerine daha büyük ve evlenme sırası gelen Lea'yı yatırmışlardır. Sarhoş olduğu için durumu sabah anlayan Yakup, Lavan'a hesap sorar. Lavan büyük kız evlenmeden diğerinin evlenemeyeceğini, yanında 7 yıl daha çalışırsa Rahel'ide alabileceğini söyler. Yakup kabul eder ve 7 yıl çalışır. Daha sonra Rahel ile evlenir ve birlikte olur. Rahel'i daha çok sever.
Yakup
çocuk sahibi olmak ister ama Rahel kısırdır. Rab ,Lea'nın sevilmediğini
görünce ona bir çocuk verir. Lea'nın Ruben adında bir oğlu olur. Daha
sonra tekrar hamile kalır ve 3 çocuğu daha olur. Bunlar: Şimon , Levi ve
Yahuda'dır. Kardeşini kıskanan Rahel Yakup'a cariyesiyle yatıp ona bir
çocuk vermesini ister. Cariyesinden olan çocuğunun ismi
Dan'dır. Rahel'in cariyesi Bilha yine hamile kaldı ve Yakup'a
ikinci bir oğul doğurdu. Rahel,
"Kızkardeşime karşı büyük savaşım verdim ve onu yendim" diyerek
çocuğa Naftali adını verdi. Zilpa Yakup'a bir oğlan doğurdu.Lea,
"Uğurum!" diyerek çocuğa Gad[iii] adını
verdi. Akşamleyin Yakup tarladan dönerken Lea onu karşılamaya gitti.
Yakup'a, "Benimle yatacaksın" dedi, "Oğlumun adamotuna
karşılık bu gece benimsin." Yakup o gece onunla yattı. Tanrı
Lea'nın duasını işitti. Lea hamile kalıp Yakup'a beşinci oğlunu doğurdu.18 "Cariyemi
kocama verdiğim için Tanrı beni ödüllendirdi" diyerek
çocuğa İssakar[v] adını verdi.Lea yine hamile kaldı ve Yakup'a
altıncı oğlunu doğurdu. 20 "Tanrı bana iyi bir
armağan verdi" dedi, "Artık kocam bana değer verir. Çünkü ona
altı oğlan doğurdum." Ve çocuğa Zevulun[vi] adını
verdi. 21 Bir süre sonra Lea bir kız doğurdu ve adını Dina
koydu.Tanrı bir süre sonra Rahel'in yakarışlarını duyar ve ona bir oğul
verir. Bu oğlunun ismini Yusuf koyar. Yakup sürüleri çok genişledikten
sonra Laval'a yanından ayrılmak istediğini söyler. Lavan ona sürünün bir
kısmını verir ve Yakup ailesiyle yanından ayrılır. Yakup sürüdeki benekli
hayvanları alır. Bu hayvanlar diğerlerinden daha iyi
görünüştedir.Yakup, Lea ile Rahel ve çocuklarını alıp babasının
toprakları olan Kenan ülkesine doğru yola çıktı. Laval aldatıldığını
düşünerek Yakup'un peşine düşer. Ordusuyla gelir ve bir süre sonra
Yakup'la karşı karşıya gelirler. Yakup Laval'ı ikna edip birlikte kurban
keser yerler ve bir süre sonra Laval evine geri döner.Bir süre sonra Esav
Yakup'un peşine düşer, kardeşinden intikam almak için büyük bir ordu
toplamıştır. Yakup kardeşine peşini bırakması için hizmetçileriyle
birlikte büyük bir sürü gönderir. Tanrıya kardeşinden korunmak için
dua eder ve ailesinin yanından ayrılır.Bir süre yürür ve bir adam ile
denk gelir. Boğuşmaya başlarlar. Güreşirler ama bir türlü ikiside
yenişemezler. Bir görüşe göre sabah vakti yaklaşınca adam beni bırak
gitmem gerek der. Yakup onu bırakmaz. Beni kutsamadan seni bırakmam der.
Adam adını sorar ve Yakup olduğunu öğrenir. Adam ona artık adının İsrail
olacağını ve soyunun kutsanacağını söyler. En sonunda Yakup'un uyluk
kemiğine dokunur ve gider. Yakup o ortadan kaybolunca onun melek olduğunu
anlar. Bu nedenle İsrailliler bugün bile uyluk kemiğinin üzerindeki
siniri yemezler. Çünkü Yakup'un uyluk kemiğinin başındaki sinire
çarpılmıştı.
Sonraki gün Esav ile karşı karşıya gelirler. Esav dayanamaz kardeşine sarılır ve ağlarlar. Kardeşinin çocukların ve karılarını görür. Bir süre sonra Yakup'un verdiği armağanları ona geri verir ve adamlarıyla yola çıkar. Tanrı Yakup'a Beyt-el'e yerleşmesini söyler. Buraya yerleştikten sonra Yakup'un Rahel'den bir oğlu daha olur. Babası ona Benyamin ismini verir.
YUSUF
İshak yüz seksen yıl yaşadı.Kocamış, yaşama doymuş olarak son soluğunu verdi. Ölüp halkına kavuştu. Oğulları Esav'la Yakup onu gömdüler.Yakup oğlu Yusuf'u çok sever. Yusuf abileriyle birlikte çobanlık yapar. Yakup Yusuf'u diğer oğullarından ayırır ve onunla daha çok zaman geçirir. Bunu gören diğer kardeşleri Yusuf'u kıskanırlar. Yusuf bir düş görür ve babasına anlatır. Rüyasında kardeşlerinin diktiği bitkilerin onun bitkisinin önünde eğildiğini anlatmıştır. Bunu duyan kardeşleri çok kızar ve ona karşı kinleri daha da artar. Bir gün Yusuf kardeşleriyle birlikte sürülerini otlatmaya götürür. Kardeşleri Yusuf'u öldürmek için bir plan hazırlarlar. Yusuf'u yakalarlar. Öldürmek isterler ama Ruben kan dökmeyip onu bir kuyuya atalım der. Elbiselerine kan bulaştırıp onu bir hayvanın öldürdüğünü söyleriz der. Kardeşleri Yusuf'u kuyuya atarlar.
Oradan geçen bir İsmaili kervanına(Midyanlılar) 20 gümüşe satarlar. Bu kervan Yusuf'u yanlarında Mısır'a götürür. Kardeşleride Yusuf'un elbisesini yırtıp babalarına götürürler ve Yusuf'un bir kurt tarafından parçalandığını söylerler. Yakup çok üzülür. Uzun süre yas tutar. Midyanlılar Yusuf'u Mısır'da muhafız komutanı olan Potifar'a satarlar. Yusuf Potifar'ın evinde kalır ve ona hizmet eder. Yusuf güzel yapılı ve yakışıklıydı. Bir rivayete göre hizmetçiler meyve keserken Yusuf'u gördüklerinde ellerini kesmişlerdir. Potifar'ın karısı ondan hoşlanır ve onunla yatmak ister. Yusuf kabul etmez. Yusuf'un elbisesinin bir parçasını yırtar ve hizmetçilere bağırır. Yusuf'un ona sahip olmaya çalıştığını söyler ve onu hizmetçilerine bağlatır. Potifar eve geldiğinde bunu duyunca çok sinirlenir ve Yusuf'u zindana attırır. Rabbi Yusuf ile birlikteydi. Firavunun baş sakisi ve fırıncısıda zindana atılmıştı. İlk gece ikiside bir rüya görürler. Rüyayı saki Yusuf'a şöyle anlatır:
Düşümde
önümde bir asma gördüm.Üç çubuğu vardı. Tomurcuklar açar açmaz çiçeklendi
ve salkım salkım üzüm verdi. Firavun'un
kâsesi elimdeydi. Üzümleri alıp Firavun'un kâsesine sıktım. Sonra kâseyi
ona verdim der. Yusuf asmanın üç çubuğunun üç gün anlamına geldiğini ve bu
üç günün sonunda yine görevinin başına geçeceksin ve görevini yapmaya
devam edeceksin der. Fırıncıbaşı bu iyi yorumu duyunca, Yusuf'a,
"Ben de bir düş gördüm" dedi, "Başımın üstünde üç sepet
beyaz ekmek vardı.
En
üstteki sepette Firavun için pişirilmiş çeşitli pastalar vardı.
Kuşlar başımın üstündeki sepetten pastaları yiyorlardı." Yusuf,
"Bu şu anlama gelir" dedi, "Üç sepet üç gün
demektir. Üç gün içinde Firavun seni zindandan çıkarıp ağaca asacak.
Kuşlar etini yiyecekler." der. Fırıncı bunu duyunca inanmaz.
Aradan üç gün geçer ve Firavun doğum gününde şölen düzenler.
Baş
saki ile fırıncısını zindandan çıkarır. Sakiyi eski görevine atar.
Fırıncıyı da astırır. Ama iki yıl sonra Firavun bir düş gördü: Nil
Irmağı'nın kıyısında duruyordu. Irmaktan güzel ve semiz yedi inek
çıktı. Sazlar arasında otlamaya başladılar. Sonra, yedi çirkin ve cılız
inek çıktı. Irmağın kıyısında, öbür ineklerin yanında
durdular. Çirkin ve cılız inekler, güzel ve semiz yedi ineği yiyince,
Firavun uyandı. Yine uykuya daldı, bu kez başka bir düş gördü: Bir
sapta yedi güzel ve dolgun başak bitti. Sonra, cılız ve doğu
rüzgarıyla kavrulmuş yedi başak daha bitti. Cılız başaklar, yedi
güzel ve dolgun başağı yuttular. Firavun uyandı ve düş gördüğünü
anladı. Sabah uyandığında kaygılıydı. Bütün Mısırlı büyücüleri,
bilgeleri çağırttı. Onlara gördüğü düşleri anlattı. Ama hiçbiri Firavun'un
düşlerini yorumlayamadı.
Bu
arada baş saki Firavun'a, "Bugün suçumu itiraf etmeliyim"
dedi, "Bana ve fırıncıbaşı kullarına öfkelenince
bizi zindana, muhafız birliği komutanının evine kapattın. Bir
gece ikimiz de düş gördük. Düşlerimiz farklı anlamlar taşıyordu.Orada,
bizimle birlikte muhafız birliği komutanının kölesi İbrani bir genç vardı.
Gördüğümüz düşleri ona anlattık. Bize bir bir yorumladı.Her şey onun
yorumladığı gibi çıktı: Ben görevime döndüm, fırıncıbaşı ise
asıldı."Firavun Yusuf'u çağırttı. Hemen onu zindandan çıkardılar.
Yusuf tıraş olup giysilerini değiştirdikten sonra Firavun'un huzuruna
çıktı.Firavun Yusuf'a, "Bir düş gördüm" dedi, "Ama kimse
yorumlayamadı. Duyduğun her düşü yorumlayabildiğini işittim."Yusuf,
"Ben yorumlayamam" dedi, "Firavun'a en uygun yorumu Tanrı
yapacaktır." der. Firavun rüyasını anlatır.Yusuf, "Efendim,
iki düşün de aynı anlamı taşıyor" dedi, "Tanrı ne yapacağını
sana bildirmiş. Yedi güzel inek yedi yıl demektir. Yedi güzel başak
da yedi yıldır. Aynı anlama geliyor. Daha sonra çıkan yedi cılız,
çirkin inek ve doğu rüzgarının kavurduğu yedi solgun başak ise yedi
yıl kıtlık olacağı anlamına gelir. "Söylediğim gibi, Tanrı
ne yapacağını sana göstermiş. Mısır'da yedi yıl bolluk olacak. Sonra
yedi yıl öyle bir kıtlık olacak ki, bolluk yılları hiç anımsanmayacak.
Çünkü kıtlık ülkeyi kasıp kavuracak. Ardından gelen kıtlık bolluğu
unutturacak, çünkü çok şiddetli olacak. Bu konuda iki kez düş
görmenin anlamı, Tanrı'nın kesin kararını verdiğini ve en kısa zamanda
uygulayacağını gösteriyor. "Şimdi Firavun'un
akıllı, bilgili bir adam bulup onu Mısır'ın başına getirmesi
gerekir. Ülke çapında adamlar görevlendirmeli, bunlar yedi bolluk
yılı boyunca ürünlerin beşte birini toplamalı.Gelecek verimli yılların
bütün yiyeceğini toplasınlar ve Firavun'un yönetimi altında kentlerde
depolayıp korusunlar.Bu yiyecek, gelecek yedi kıtlık yılı boyunca,
Mısır'da ihtiyat olarak kullanılacak ve ülke kıtlıktan
kırılmayacak."der. Firavun bunları duyduktan sonra Yusuf'tan
Mısır'a yönetici olmasını ister. Yusuf zindandan çıkarılır ve yönetici
olur. Firavun Yusuf'un bilge biri olduğunu anlar. Sadece kendisinin ondan
üstün olduğunu söyler. 7 yıl boyunca toprak çok bereketli ve bol ürün
verdi. Bu ürünleri topladı ve depoladı. Öyle çok ürün depoladı ki
ölçülemiyordu. Bollukla geçen 7 yıl bitmişti. Bundan sonraki 7 yıl kıtlık
oldu. Bütün ülkelerde yiyecek yoktu. Yalnızca Mısır'daki depolar doluydu.
Mısırlılar ve diğer ülkelerden gelenler firavuna yiyecek için
yakarıyorlardı. Firavun gidip Yusuf'tan almalarını söyledi. Bütün bu
insanlar Yusuf'tan buğday satın alıyorlardı. Kıtlık dünyayı sarmıştı.
Kenanlılarda kıtlık çekiyordu. Yakup Mısır'da buğday olduğunu öğrenince
oğullarını buğday almak için Mısır'a gönderir. Ancak daha önce Yusuf'u
kaybettikleri için en küçük kardeşleri olan Benyamin'i yanlarına
almamalarını söyler.
Yusuf
kardeşlerini görünce tanır ve nereden geldiklerini sorar. Kenandan
geldiklerini söylerler. Yusuf'un kardeşleri onu tanımazlar. Yusuf onların
casus olduğunu söyler. Kardeşleri de yaşlı babalarının onları buğday almak
için gönderdiğini söyler. 1 kardeşlerinin daha olduğunu ama gelmediğini ve
diğer kardeşlerininde kaybolduğunu söylerler. Yusuf onları askerlere
tutuklatır ve aralarından birinin diğer kardeşi getirmesini ister. Ruben
babası Yakup'un yanına dönerek kardeşlerini serbest bırakması için
Benyamin'i götürmesi gerektiğini söyler. Yakup onuda Yusuf gibi
kaybedeceksiniz diyip göndermek istemez. En sonunda ikna olur.
Armağanlarla birlikte Benyamin'i gönderir. Yusuf hizmetçilerinden güzel
bir sofra hazırlamalarını ister.Kardeşleriyle birlikte yiyip içerler.
Torbalarına buğday doldurtup onları gönderir. İçlerinden Benyamin'in
torbasına gümüş bir kase koyulmasını emreder. Kardeşleri durumdan habersiz
yola çıktıklarında şehir muhafızları onları yakalar ve torbalarına bakar.
Benyamin'in torbasından gümüş kase çıkınca onu alırlar. Yusuf diğerlerini
bırakır ve Bünyamin'i kölesi olarak yanına alır. Kardeşleri ne kadar
yalvarsalarda Benyamin'i geri alamazlar. Diğer kardeşlerini hayvanın parçaladığını
ve babalarının çok üzüldüğünü söylerler. Yakup'un bu oğlunun acısına
dayanamayacağını anlatırlar. Yusuf askerlerine oradan çıkmalarını
söylerler. Yusuf kardeşlerine kendini tanıtır ve ağlamaya başlar.
Kardeşlerinin suçlu olmadığını ve Rabbin onu buraya Mısır'a yönetici
yaptırmak için gönderdiğini söyler. Benim yaşadığımı babama anlatın ve
yanıma getirin der. Kardeşleri babaları Yakup'a Yusuf'un yaşadığını
anlatır. Yakup çok sevinir. Ölmeden önce oğlumu göreyim diyip yola çıkar.
Yakup ve ailesi Mısır'a yerleşir. Yakup oğlu Yusuf'u ölmeden gördüğü için
hoşnut olur. Firavun Yusuf'un ailesinden hayvanlarına çobanlık yapmasını
ister. Yakup Mısır'da 17 yıl sonra 147 yaşında öldü. Ölmeden önce Yusuf'un
çocuklarını kutsar. Yusuf'la babasının ev halkı Mısır'a
yerleştiler. Yusuf yüz on yıl yaşadı.Efrayim'in üç göbek çocuklarını
gördü. Manaşşe'nin oğlu Makir'in çocukları onun elinde doğdu. Yusuf
yakınlarına, "Ben ölmek üzereyim" dedi, "Ama Tanrı
kesinlikle size yardım edecek; sizi İbrahim'e, İshak'a, Yakup'a ant
içerek söz verdiği topraklara götürecek."Sonra onlara ant içirerek,
"Tanrı kesinlikle size yardım edecek" dedi, "O zaman
kemiklerimi buradan götürürsünüz."Yusuf yüz on yaşında öldü. Onu
mumyalayıp Mısır'da bir tabuta koydular.Yusuf kardeşlerini görünce tanır
ve nereden geldiklerini sorar. Kenandan geldiklerini söylerler. Yusuf'un
kardeşleri onu tanımazlar. Yusuf onların casus olduğunu söyler. Kardeşleri
de yaşlı babalarının onları buğday almak için gönderdiğini söyler. 1
kardeşlerinin daha olduğunu ama gelmediğini ve diğer kardeşlerininde
kaybolduğunu söylerler. Yusuf onları askerlere tutuklatır ve aralarından
birinin diğer kardeşi getirmesini ister. Ruben babası Yakup'un yanına
dönerek kardeşlerini serbest bırakması için Benyamin'i götürmesi gerektiğini
söyler. Yakup onuda Yusuf gibi kaybedeceksiniz diyip göndermek istemez. En
sonunda ikna olur. Armağanlarla birlikte Benyamin'i gönderir. Yusuf
hizmetçilerinden güzel bir sofra hazırlamalarını ister.Kardeşleriyle
birlikte yiyip içerler. Torbalarına buğday doldurtup onları gönderir.
İçlerinden Benyamin'in torbasına gümüş bir kase koyulmasını emreder.
Kardeşleri durumdan habersiz yola çıktıklarında şehir muhafızları onları
yakalar ve torbalarına bakar. Benyamin'in torbasından gümüş kase çıkınca
onu alırlar. Yusuf diğerlerini bırakır ve Bünyamin'i kölesi olarak yanına
alır. Kardeşleri ne kadar yalvarsalarda Benyamin'i geri alamazlar. Diğer
kardeşlerini hayvanın parçaladığını ve babalarının çok üzüldüğünü
söylerler. Yakup'un bu oğlunun acısına dayanamayacağını
anlatırlar. Yusuf askerlerine oradan çıkmalarını söylerler. Yusuf
kardeşlerine kendini tanıtır ve ağlamaya başlar. Kardeşlerinin suçlu
olmadığını ve Rabbin onu buraya Mısır'a yönetici yaptırmak için
gönderdiğini söyler. Benim yaşadığımı babama anlatın ve yanıma getirin
der. Kardeşleri babaları Yakup'a Yusuf'un yaşadığını anlatır. Yakup çok
sevinir. Ölmeden önce oğlumu göreyim diyip yola çıkar. Yakup ve ailesi
Mısır'a yerleşir. Yakup oğlu Yusuf'u ölmeden gördüğü için hoşnut olur.
Firavun Yusuf'un ailesinden hayvanlarına çobanlık yapmasını ister. Yakup
Mısır'da 17 yıl sonra 147 yaşında öldü. Ölmeden önce Yusuf'un çocuklarını
kutsar. Yusuf'la babasının ev halkı Mısır'a yerleştiler. Yusuf
yüz on yıl yaşadı.Efrayim'in üç göbek çocuklarını gördü. Manaşşe'nin oğlu
Makir'in çocukları onun elinde doğdu. Yusuf yakınlarına, "Ben
ölmek üzereyim" dedi, "Ama Tanrı kesinlikle size yardım
edecek; sizi İbrahim'e, İshak'a, Yakup'a ant içerek söz verdiği
topraklara götürecek."Sonra onlara ant içirerek, "Tanrı
kesinlikle size yardım edecek" dedi, "O zaman kemiklerimi
buradan götürürsünüz."Yusuf yüz on yaşında öldü. Onu mumyalayıp
Mısır'da bir tabuta koydular.
NUH
Musa:Tevrat peygamberidir. Yusuf'un ölümünden sonra İsrailoğulları Mısır'da sürekli olarak yayıldılar. Ancak birgün Mısır'ı yneten bir firavun kral oldu. Ardından tüm halkına İsrailoğullarını kötüleyerek onları Mısır'dan kovmaya çalıştı. Kahini firavuna yeni doğacak bir ibrani çocuk tarafından sonunun geleceğini öğrenince İbrani iki ebeye yeni doğan bütün ibrani erkekleri öldürmesini emreder. Ebeler onu dinlemeyince bu sefer askerlerini öne sürer. Musa Levi hanesinden bir İsraillinin oğludur. Öldürülmesin diye annesi tarafından bir sepetle nehire bırakılmıştır. Musa İbrahim'den sonra Tevratın en önemli ikinci peygamberidir. Musa'nın ana görevi tanrılığa soyunan firavunu yola getirmektir.
- Firavunun kızı yıkanmak için ırmağa indi ve sazlık arasında sepeti görüp onu getirmesi için cariyesini gönderir. Onu açıp görür. Çocuk ağlıyordu ve ona acıyıp, İbranilerin çocuklarından biri olduğunu anladı. Firavunun kızı ise çocuğu emzirmesi için İbrani kadınlarından gidip emzikli bir kadın çağırması için kızkardeşini yolladı. Çocuk büyüyünce firavunun kızının oğlu oldu. Onu sulardan çıkardığı için adını Musa koydu.
YUSUF
Düşümde
önümde bir asma gördüm.Üç çubuğu vardı. Tomurcuklar açar açmaz çiçeklendi
ve salkım salkım üzüm verdi. Firavun'un
kâsesi elimdeydi. Üzümleri alıp Firavun'un kâsesine sıktım. Sonra kâseyi
ona verdim der. Yusuf asmanın üç çubuğunun üç gün anlamına geldiğini ve bu
üç günün sonunda yine görevinin başına geçeceksin ve görevini yapmaya
devam edeceksin der. Fırıncıbaşı bu iyi yorumu duyunca, Yusuf'a,
"Ben de bir düş gördüm" dedi, "Başımın üstünde üç sepet
beyaz ekmek vardı.
Musa'nın Kaçışı
Musa büyüdü ve soyunu öğrendi. Bir mısırlının kardeşlerinden birine vurmakta olduğunu gördü, etrafına bakıp kimsenin olmadığını görünce, Mısırlıya vurup onu gizledi. Ertesi gün 2 İbraniyi kavga ederken gördü ve müdahele etti. İbranilerden biri Mısırlıyı öldürdüğün gibi beni de öldürmek mi istiyorsun dedi. Musa bunu duyunca korktu. Firavun bunu duyup Musa'nın yakalanması için adamlarını yolladı. Musa Midyan diyarına gitti ve bir kuyunun başında oturur.
Musa Midyan Ülkesinde
Midyan kahininin 7 kızı vardı, gelip su çektiler ve babalarının sürüsüne su vermek için tekneleri doldurdular. Çobanlar gelip onları kovdular , fakat Musa onlara yardım etti. Bu yardımı babalarına anlattılar. Babaları Musa'yı yemeğe çağırmalarını ister. Musa Tsippora'yı beğenir ve babasının rızası ile alır. Musa'nın bir oğu olur ve onun adını Gerşom koyar.
Musa'nın Mucizeleri
İsrailoğullarına Firavun kral öldükten sonra da eziyet devam etti. Feryat ettiler ve Tanrı onların iniltilerini işitti. Tanrı İbrahim, İshak ve Yakup'la olan ahdini hatırladı ve İsrail oğullarını gördü.
Musa sürüsünü güderken çölün arkasına götürdü ve Tanrı'nın dağına geldi. Burasının ismi Horebe idi. Rabbin meleği bir çalı ortasında ateş alevinde ona göründü. Çalı ateşte yanyor ve tükenmiyordu. Musa sebebini anlamak için dönünce Rab Musa, Musa! diye onu çağırdı ve buraya yaklaşma, çarıklarını ayaklarından çıkar, çünkü üzerinde durduğun yer mukaddes topraktır dedi.
Tanrı Musa'ya, şimdi gel ve benim kavmimi, İsrail oğullarını, Mısır'dan çıkarmak için seni Firavuna göndereyim dedi. Ben kimim ki, Firavun'a gideyim ve İsrailoğullarını Mısır'dan çıkarayım? deyince Tanrı, gerçekten ben seninle olacağım ve sen kavmi Mısır'dan çıkardığın zaman, bu dağ üzerinde Tanrı'ya ibadet edeceksiniz dedi.
Musa ise Rabbin görünmeyeceğine ve kendisine inanmayacaklarından korkuyordu. Rab ona, elindeki değneği yere atmasını söyledi. Yere atınca değnek yılan oldu ve Rab Musa'ya elini uzat ve onu tut deyince yine değnek oldu. Tanrı ona elini koynuna koymasını söyledi ve koydu. Eli kar gibi cüzzamlıydı. Elini yine koynuna koyup çıkardığında kendi teni gibi oldu. Son olarak Tanrı, eğer sana inanmazlarsa evelki alametin sözünü, dinlemezlerse sonraki alametin sözüne inanacaklardır dedi. Eğer bu iki alamete de inanmazlarsa ve senin sözünü dinlemezlerse, ırmağın suyundan alıp karaya dökeceksin ve ırmaktan aldığın su karada kan olacaktır dedi.
Musa kendisinin söz adamı olmadığını söyler. Rab öfkelenip ona Levili Harun'u yanına almasını söyler. Harun'un ağzıyla sözlerimi söyleyeceğim ve sen de alametlerimi yapacaksın dedi.
Musa karısının babasından Mısır'a gitmek için izin ister. Karısını ve oğullarını alıp Mısır'a döner. Rab Musa'dan ona öğreteceği bütün arikaları Firavunun önünde yapmasını istedi.
Rab Harun'dan, Musa'yı karşılamak için çöle gitmesini istedi. O da Tanrının Dağı'nda ona rastlayıp onu öptü. Musa Rabbin kendisiyle gönderdiği bütün sözlerini ve kendisine emretmiş olduğu bütün alametleri Harun'a bildirdi. Musa ve Harun İsrailoğullarının bütün ihtiyarlarını topladı. Harun Rabbin aktarmasını istediği bütün sözleri söyledi ve Musa alametleri kavmin önünde gerçekleştirince kavmi inandı. Rabbin İsrail oğullarını ziyaret ettiğini ve onların sıkıntısını gördüğünü işittiklerinde, başlarını eğip secde ettiler.(Khora Manastırı)
Sahnenin Adı: Kızıldeniz'i Geçiş
İsrailoğulları Mısır'da uzun süredir huzursuz ve bağımlı yaşamaktaydılar. Musa ve Harun, Firavuun Ramses'e giderek özgürlüklerini istediler. Ramses hem bunu kabul etmedi hem de İbraniler üzerindeki baskıyı arttırdı. Fakat bunun sonucunda Mısır felaketlerle karşılaştı. Bir dizi felaket sonrasında Firavun onları bıraktı. İsrail oğulları Mısır'dan çıkıp çöle koyuldular. Fakat Mısırlılar arkalarından geliyordu. İsraoğulları Rabbe feryat ettiler ve Musa'yı suçladılar. Musa'nın onları çöle ölüme getirdiğini söylediler. Mısırlılara kulluk etseydik yaşardık dediler. Musa kavmine Rab bugün sizin için savaşacak dedi. Rab Musa'ya İsrailoğulları Pihahirot önünde Migdol ile deniz arasında dursunlar dedi. Arkadan gelen Mısırlılar yüzünden tedirgin olan Musa'ya elini uzattı. Deniz yarıldı. İsrailoğulları geçti. Firavun ve askerleri geçerken tekrar sular kapandı. Bunu gören İsrailoğulları Rabb'e ve Musa'ya inandı.
San Maria Maggiore
İsrailoğullarının Mısırdan çıkışlarının üçüncü ayında Sina çölüne geldikleri zaman, İsaril orada dağın karşısında konakladı. Musa Allah'ın huzuruna çıktı ve Rab onu dağdan çağırıp, İsrail oğullarına söyleyeceği sözleri verdi. Musa dağdan kavmin yanına indi, kavmi takdis etti ve elbiselerini yıkadılar. Kavme üçüncü gün için hazır olmalarını ve kadınlara yaklaşmamalarını söyledi.
Üçüncü gün sabah olunca gök gürlemeleri, şimşekler, dağ üzerinde koyu bir bulut ve çok kuvvetli boru ssi oldu. Ordugahta olan bütün kavm titredi. Tanrı'yı karşılamak için Musa kavmi ordugahtan çıkardı ve dağın eteğinde durdular. Sina dağı hep tütüyordu. çünkü Rab onun üzerine ateş içinde inmişti ve dumanı ocak dumanı gibi çıkıyordu. Bütün dağ titredi. Boru sesi gitgide kuvvetlenince, Musa konuştu. Tanrı da ona sesle cevap verdi. Şeriat ve emirlerini öğretmek için onları Musa'ya vereceğini söyledi.
On Emir:
1. Benden başka hiçbir Tanrıya tapmayacaksın.
2. Put yapmayacaksın.
3. Tanrı adını gereksiz yere kullanmayacaksın.
4. Cumartesi gününü kutsal sayacaksın ve o gün hiçbir iş görmeyeceksin.
5. Ana-babana saygı göstereceksin.
6. Öldürmeyeceksin.
7. Zina etmeyeceksin.
8. Çalmayacaksın.
9. Yalan söylemeyeceksin.
10. Komşunun evine, karısına,kölesine,cariyesine,malına göz koymayacaksın.
Kaynak: Özkan Ertuğrul: Mitoloji Ve İkonografi
Yorumlar
Yorum Gönder