Ana içeriğe atla

Bizans Resim Sanatı 1



Aynaroz Manastırı:
Resim Sanatının ana kaynağı burada bulunuyor. Araştırmacı Didron çalışmalar yapıyor. Aynaroz Manastırları bugün Selaniğin üzerindeki 24 tane manastırdan oluşur. İstanbul'a ait İstanbul Manastırı Sina'ya ait Sina Manastırı gibi pek çok Hristiyanlık merkezlerine ait. Işin ilginç tarafı buraya Sadece erkekler girebilir.  Kadın tavuk bile giremez. Bunun Dışında aynaroz Manastırı'nın ortak bir özelliği daha var. Hepsinin bünyesinde Dünya'da belki de Ulaşılması mümkün olmayan el yazmaları mevcut. Tabii Burası Osmanlı dönemine son derece kadar katı kurallarla yönetiliyor.Osmanlı döneminde hatlar biraz gevşiyor. İşte tam bu gevşeme arifesinde Bugünkü kimliğine Henüz daha bürünmedikten önce Bütün Avrupalıların ağzı sulanarak gittikleri yerlerden biri. Burada bulunan bütün el yazmaları bu dönemde yavaş yavaş Batıya doğru gidiyor. Gerçi bugün orada binlerce el yazma Eser bulunuyor. Ama ne yazık ki bazı özel el yazmaları bugün avrupaya , başta roma olmak üzere Victoria and Albert Museum’a ve Amerika’yı saymıyorum bile, bütün ülkelere dağılıyor.Buradan çalınan ve götürülen bazı parçaların Atina'da bir kütüphane var Yunanlılarla Amerikalıların ortak olarak göründüğü fakat başında Amerikalıların bulunduğu bir kütüphane… Bununla birlikte aşta Anadolu olmak üzere ve İstanbul'dan giden birçok el yazmaları Önce Aynaroz manastırına sonra kütüphaneye ardından başka yerlere gidiyor. Bugün derslerde gördüğümüz birçok el yazmasını kaynağı yine aynaroz’dur. Aynaroz pek çok Aziz'in pek çok piskoposun kaldığı Yerdir. İşte Didron’un 18. yy ‘ın ortalarında Ortaya çıkardığı el yazması da  Bunlardan biri.  biz buna aynaroz resim rehberi diyoruz

Aynaroz Resim Rehberi Aynaroz manastırında araştırna yapan Didron burada mozaikçilerin kullandığı bir el yazmayı 1843’te Fransa’ya getirip Fransızca’ya çevirmiştir. Aynaroz Resim Rehberi olarak tanınan bu el yazmanın 1885’te Rumca, 1885-1960’da Almanca baskıları yapılmıştır. Yazma büyük olasılıkla 18.yy’a aittir, ve esası Fournalı Dionysos’tur. bu kitabın özelliği ilk kez burada yapılan bir eser değil de kopyalanma bir eserdi. En erken bir yazma eserdir bu kitabın önemli olma sebebi ise ne zaman ki hristiyanlık yayılmaya başladı (3-4.yy) o döneme kadar resim yapmada sınır yokken herkes kafasına göre resim yapıyorken bu tarihten sonra ne olduysa (1. İznik konsilinden sonra) incilde ki konuların nasıl resmedileceği anlatılmaya başlandı. Kitap kendi içinde 4 ayrı bölüme ayrılır.

1.Teknik bilgiler bulunur. Fırçaboyu, bir fresko vs. Gibi yapımı için zeminin nasıl hazırlanacağı anlatılmıştır.
2.Konular ve başlıca simgeler etraflıca tüm ayrıntıları açıklanmıştır. Burada incilde geçen pek çok konunun yer almadığı görülür. Hale vs. Kullanılanlar netlik kazandırılmıştır.
3.Bizans resim programını ortaya koymaktadır. Tüm kitabın en önemli bölümüdür. Burada sahnelerin tümü hangi şekilde gösterilecekse detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
4.Tezyinat kısmıdır. 3. Bölüm ile bir bütünlük sağlar ve özetle burada anlatılan incilde var olan ya da var olmayan konular bu bölümde anlatılır.
Meryem önemli bir varlıktır. Meryem ile ilgili herşey en ince ayrıntısına kadar işlenir. Meryemin yaşamı ile ayrıntılar incillere değil apokrif kitaplar da yer almıştır. Ortodoks kiliselerinde meryem 2 yerde görülür.
Theotokos Meryem Apsis yarım kubbesinde
Koimesis Meryem Naos’ta girişte üst duvarda
İkonastasis duvarı var ise onun üzerine de kilise kime adanmışsa onun resmi bulunur.
İsa bir din getirmemiştir. Sadece doğru ve düzgün yaşamayı öğütlemiştir. Bunu din haline getiren havarileri ve azizlerdir.  O günlerde halka bu sahneleri resimle anlatmak daha kolay bir çözüm 
İsanın mesih ve elçi olarak saçlarının uzun olduğu sakallı olduğu biliniyor. Bir sürü eksik malzeme var, sembol yok. Biz erken dönemde bir sürü meryem ve isa figürleri görüyoruz. Bazen isa çelimsiz kısa boylu, omuzları çökük, bazı resimlerde uzun boylu, yakışıklı bir kimliğe bürünüyor. Bunun nedeni keşişler ve din adamları hakkında farklılıklar. Din adamların tamamı isanın öğretilerimi yayın sözüyle dünyaya dağılıyorlar. 2 bin küsür sene önce elde avuçta hiçbirşey yok. Azizler için hiçbirşey yok. Gittiğiniz yerdeki resimler sizi etkiliyor. Dünyada sizi çekebilecek nadir yerler var. Roma, pompei, efes, bergama, antakya, çekici kentler. Gittikleri zamanlarda pompeide heykeller görüyorlar, efeste tanrı heykelleri vs. Göre göre o bizim 6. Yüzyılda şekillenen isa’nın tasviri ortaya çıkıyor. İsanın öğretilerinde olmayan bazı şeyler dinin içine giriyor. Bunların içinde bir sürü etken var. İsa öldüğü zaman kutsal sayılan birkaç şey var, balık , ekmek , şarap. Bütün diğer şekillenmeler , figürler isadan sonra hristiyanlığa giriyor. Bunu yaparken isa ve meryem’e bazı olaylar ekliyorlar. İsa’yı öyle bir şekle sokuyorlar ki, o güne kadar yapılmış bütün resimlerden daha gösterişli resim yapıyorlar. İsa nereden bakarsan bak sana bakıyor, birini dik diğeri yana doğru gösterip nereden bakarsan bak sana doğru baktığını görüyorsun. İsa yahudi olarak doğduğu için resim kesin yasak, ama azizlerle gelişen bu dönemde şekillenerek anlam olarak hristiyanlık ve resim sanatı olarak hristiyanlık dağılmaya başlıyor. İsa’yı meryemi havarileri vs yapmaya başlıyor. Her aziz kendi kendine birşeyler yaptığı için yeni yeni şekiller ortaya çıkıyor. Biz de buna üslup farklılığı diyoruz. Trakya ile istanbul arasındaki resim farklılığı gibi, anadolu 7 ayrı parçaya bölünüyor o dönemlerde. 7 ana kilise ve manastır. Bunlardan birtanesi antakya ekolü. Ordan bütün anadoluya dağılıyor, efes, istanbul, rusya ekolü, vatikan ve italya ekolü...
Pompei Resmi
İlk yapılan eserlerin Pompeide olduğunu görüyoruz. Pompei'deki resimler Vezüv’ün patlamasıyla yerle bir oldu. 18. Yy’dan itibaren ordaki kazılarda çıkan resim sanatının hristiyanlığa ne kadar etki ettiğini gördük. Pompeide Mö 1. Yy’da daha zeminde özel bir durum var. Duvar veya sütun yapıcaklarsa harçla kaplıyorlar, renkler boyuyorlar. Bu devam ediyor. Pek çok yapıda var. Duvar harçlanıp astar çekiliyor. Mermer tabaka varmış hissi veriliyor.  Pompeide görülüyor. İkincisi derinlik izleniminin ilk başladığı  yer pompei. Oturan ve ayakta duran figürlerin 3 boyut yarattığı görülüyor. Onun dışında figürlerin hareket içinde olduğu gözüküyor. Bir özellik daha var. Resmin bütününe baktığımızda, hepsi dikdörtgen bir çerçeve etrafına alınıyor. Yağlı boya tekniği ile karşılaşıyoruz. Sanki asılacakmış gibi görülüyor.















Dura Europos
Önemli bir merkez. Fırat’ın kıyısında. Büyük bir kompleksin bir parçaşı, sinagogun parçası şapel haline getiriliyor. Resimlerde rahipler bulunuyor. Ellerinde buhurdanlıkların ve tütsülerin ilk çıktığı yer. Bahsetmiş olduğumuz şapellerle dizi dizi dikdörtgenlere ayrılması bizi ilgilendiriliyor. Pompeide duvarlara asılacakmış gibi olması dikkat çekiyor. Burada da böyle görülüyor. Buradaki şapelin bir kısmında öğreti yapılıyor ve bir küçük niş bulunuyor buna biz daha sonra apsis diyeceğiz. Hristiyanlar resimleri nasıl yapacaklarını bilmediği için tevratta anlatılan sahneleri, İsa’da bunları anlattığı için kullanılıyorlar. İsanın mucizeleri özellikle. 2.yy’da. Kulaktan kulağa anlatılan hikayelerle beslenicek. Yatalağın iyileştirilmesi, körün gözlerinin açılması gibi. Savaş çıkacak diye haber alınıyor bu kentte, sonra kumla doldurup şehri kaçıyorlar. böyle bir hikaye var. daha sonraki yıllarda açılıyor. Pompeiden farklı olarak resimler tertemiz çıkıyor. Alttan sahneler ortaya çıkıyor.  Pano içinde görüyoruz. Dış konturda dalga motifleri bulunuyor. Roma döneminde 1. 2. 3. Yy’larda en çok kullanılan motif.




Arp Çalan Davud









 Musa'nın Kızıldeniz'i Geçişi

 Firavunun Kız Kardeşinin Musa'yı Nehirde Buluşu


 Samuel'in Davud'u Kutsaması


Süleyman Tapınağı







Rahiplerden birinin elinde buhur gözüküyor, arkada mimari elemanlar bulunuyor. Buhurdanlıkları Hindular ve Yahudiler kullanılıyor. Dura Europos'ta genel olarak tevrattan alınan sahneler bulunuyor. Genel olarak Musa ve Davud ile ilgili sahneler görülüyor. 






Tahtta oturan kişinin Davud olduğu tahmin edilmektedir. 








Sahnemiz şu Musa kızıldenizi geçiyor, ateş yakmıştı tanrıya şükranlarını iletmişti. Sonra on emiri almaya tanrının yanına gitmişti. Aldıktan sonra aşağıya indiğinde kendisine inananlar altınları eritip altın buzaya tapıyorlardı. Altın buzanın ateşe atılması sahnenin adı.




Bu sahnelerden sonra İsa'nın kulaktan kulağa yayılarak anlatılan mucizelerini resmetmeye başladıklarını görüyoruz. Çizimler oldukça basit, amaç burada sadece olayı anlatmak. Estetik bir kaygı ya da hangi sahnenin nasıl çizileceği hangi renkle nasıl gösterileceği belirtilmemiş. Olayı anlatabilecek basit çizimler yeterli gözükmüştür. 


Suda Yürüyüş


Yatalağın İyileşmesi










İsa ve Samiriyeli Kadın

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İKONOGRAFİ 4 -İNCİL

İNCİL Zekeriya: Hirodes'in Yahudiye kralı olduğu günlerde, Zekeriya adında bir kahin vardı. Onun karısı da Harun kızlarından Elisabeth idi. Her ikisi de Tanrı indinde salih olup Rabbin bütün emirleri ve hükümlerinde kusursuz yürümekteydiler. Kısırlık tevratta çok işlenen bi konudur. Elisabet kısır olduğu için çocukları yoktu ve ikiside çok yaşlıydı.  Zekeriya Tanrı'nın huzurunda kahinlik hizmetini ederken, buhur yakmak için mabede girme sırası ona geldi. İçerideyken Rabbin bir meleği Zekeriya'ya göründü. Zekeriya onu görünce şaşırdı ve korktu. Fakat melek ona, korkmamasını ,Elisabeth'in bir oğul doğuracağını, adını Yahya(Ioannes) koymasını, çocuğun Rabbin gözünde büyük olacağını, daha anasının  karnındayken Ruhülkudüsle dolu olarak doğacağını, İsrail oğullarından birçoğunu Rabbe döndüreceğini söyledi.  Zekeriya, karısı ve ikisi yaşlı olduğundan sözlerine inanmadı. Melek Cebrail(Gabriel) anlattıkları gerçekleşene kadar onun dilinin tutulmasını sağladı. Zekeriya mab...

İKONOGRAFİ 1

HRİSTİYAN İKONOGRAFYASINDA GÖRÜLEN MUSEVİ DİNİ İLE İLGİLİ KONULAR  DÜNYANIN YARATILIŞI Yaratılışın İlk Günü- Işık  ve Karanlığın Ayrılması Çizen: Michelangelo Yer: Sistine Şapeli Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri, ardından Sular'ı ve Işık'ı yaratmıştır. Sonra gündüzle geceyi ayırdı. Suların ortasında kubbe yaratarak ona Gök dedi ve Gök altındaki suları bir noktaya çekerek Karalar'ı yarattı. Tohumları kendisinde olan, çimen,meyve,sebze gibi bitkileri ortaya çıkardı. Ardından Gece gökyüzüne Işıklar yerleştirdi. İki büyük ışık yarattı ve onları göklerin kubbesine koydu. Sular canlı varlıklarla doldu. Dünyanın yaratılmaya başlamasının dördüncü günü tüm sular ve denizler canlılarla süslendi. Beşinci gün dünya uçan kuşlarla doldu. Altıncı gün ise sığırlar, sürüngenler ve değişik hayvanlar yaratıldı ve tüm bunlara hakim olması için Tanrı kendi suretinde insanı yaratmak istedi ve yarattı. Onları Dişi ve erkek yaratıp, çoğalınız emrini ver...